Metaverse-Marketing / MM
iPhone’dan sonra her şeyin başında bir “i” görür olduk, sonra Apple 6 Plus’ı çıkardı; her şeyin sonunda plus görür olduk. Şimdiler de Facebook adını Meta olarak değiştirdi. Acaba her şeyin önünde arkasında “Meta” mı göreceğiz? Peki nedir bu Meta? Facebook mu icat etti, yoksa çok daha ‘ötesi’ mi var?
Şimdi elinizdeki çayı/kahveyi yavaşça bir kenara koyun, hayali VR gözlüklerinizi takın, uçan taksinize binin ve Pantone’un ‘Very Peri’ adını verdiği ve bu yılın rengi ilan ettiği mavimsi tonlardaki renklerle ışıldayan dünyaya giriş yapın…
Bilindiği kadarıyla Metaverse kelimesi ilk olarak Neal Stephenson tarafından 1992 yılında yayınlanan “Snow Crash” adlı romanında kullanılmıştı. Meta (öte) ve universe (evren) kelimelerinin birleşiminden oluşan Metaverse, kimilerine göre evrenin ötesi, kimilerine göre karma dünya, kimilerine göre yeni internet ama özet olarak gerçek dünyayla entegre dijital evren anlamına geliyor.
2020-2021 yıllarında sık sık duymaya başladığımız bu kavram, Neal Stehenson’un kitabında bahsedilmesi bir yana, uzun yıllardır yapılan bir çok çalışmanın birleşimi gibi aslında.
Bir yandan Artırılmış Gerçeklik ve Sanal Gerçeklik teknolojileri ile yapılan çalışmalar, diğer yandan oyuncuların birbirleriyle interaktif olarak etkileşime geçebildiği oyunlar ve nihayet bunların birleşimi, açık haritalı (sınırsız) sanal evrenler.
Bugün geldiğimiz noktada metaverse, günlük rutinlerimizin veya aktivitelerimizin bir çoğunu sanal ortamda gerçekleştirebilme imkanını, daha da ötesi bu iki evrende aynı anda varolup gerçek anlamda bir şeyler yapabilmeyi vaadediyor.
En basitinden toplantılarınıza gitme, yetişme, trafik derdi çekme gibi bir çok şeyden kurtularak oturduğunuz yerden ‘oradaymış gibi’ katılabilirsiniz. Eğitimlere girebilir, sosyalleşebilir, keşifler yapabilirsiniz.
Bu size de biraz tanıdık geldi değil mi?
Pre-Metaverse
Evet, pandemiyle birlikte uzun zamandır pre-metaverse evreninde gibi değil miyiz zaten? Toplantılarımız, kutlamalarımız, buluşmalarımız, doğum günlerimiz hatta evliliklerimizi bile dijital ekranlardan yapar olduk.
Ancak kilit kelime tam olarak burada gizli zaten, ‘ekranlar’. Şimdiye kadar yapabildiğimiz şey ekranlardan dijital dünyayı izlemekti. Metaverse ile birlikte o ekranların içinde, bu yeni dijital evrenin içinde doğrudan var olmaktan bahsediyoruz.
Amerika merkezli teknoloji devlerinden Nvidia’nın CEO’su Jensen Huang, teknoloji sitesi VentureBeat ile yaptığı bir röportajda, “Neredeyse orada (metaversal bir ortamda) birlikteymişiz gibi hissedebileceğiz.” diyor. (Venture Beat, 2021. Nvidia CEO Jensen Huang weighs in on the metaverse, blockchain, and chip shortage)
VR (Virtual Reality) gözlükler geliştikçe bu deneyimi tam anlamıyla yaşamak daha da kolay ve ulaşılabilir olacak. Büyük firmalar bunun için adeta yarışıyorlar. Şimdiki adıyla Meta, henüz Facebook’ken VR gözlükler üreten Oculus firmasını bu sebeple satın almıştı. Geçtiğimiz yıl Meta, 2021 yılında Metaverse için en az 10 milyar dolar harcayacaklarını açıkladı. (Webrazzi, 2021. Facebook, metaverse birimi için bu yıl en
az 10 milyar dolar harcayacak) Hemen ardından, kendisine metaverse gelişimine katkıda bulunacaklar için 50 milyon dolarlık bir fon ayırdığını da duyurdu. (Webrazzi, 2021. Facebook’tan metaverse geliştirmesine destek olanlar için 50 milyon dolarlık fon). Diğer taraftan Microsoft gibi firmalar da kendi deneyim dünyasını inşa etmenin peşinde. Bunlar büyük örnekler, bunun gibi yüzlerce firma benzeri şekilde bu alana akın ediyor resmen.
Ülkeler de geri durmuyor bu kez. İlk örneklerinden biri Güney Kore oldu ve Metaverse İttifakı adı altında bir birlik kurarak bu alanda kendi içlerinde bir birlik oluşturarak öncülük etti. Hedefleri de oldukça iddialı ve ilgi çekici. (ShiftDelete, 2021. Güney Kore, dünyadaki ilk metaverse kentine sahip olacak!)
Tamam da nedir bu Metaverse’ler tam olarak?
Uluslararası arenada başta Meta, Microsoft, Nvidia, Roblox, Fortnite gibi teknoloji ve oyun firmaları olmak üzere, adını şimdiye kadar duymadığımız bir çok firma kendi metaverse dünyalarını inşa ediyor. Aslında hepsini birer üç boyutlu oyun gibi de hayal edebiliriz. Mesela hepimizin adını sıkça duyduğu Rockstar firmasına ait Grand Theft Auto yani kısaca GTA oyunu gibi, ki bu oyun da şimdilik üçüncü parti
yazılımlarla ‘metaversel’ bir hale gelmiş durumda.
Neden oyun firmalarından örnek veriyoruz? İki sebebi var, birincisi bu yeni dijital evrenler insanlara yapı ve görsellik itibariyle oyun gibi geliyor. İkincisi ise kurulan metaverse evrenlerinin çoğu doğrudan oyun veya oyunlaştırılmış içeriğe sahip. Hatta oyun firmaları bu alanda ciddi görüşlere ve aynı zamanda yatırımlara sahip.
Roblox’un kurucularından Dave Baszucki “posta, telgraf, telefon, metin ve video insanların ortak çalışmasına destek oluyorsa Roblox ve meta verinin (metaverse) de bunlara iş iletişimi için temel araçlar olarak katılacağına inandıklarını” belirtiyor. (Venture Beat, 2021. Roblox CEO Dave Baszucki believes users will create the metaverse)
Hali hazırda oyunculara kendi dünyalarını yaratmak için imkân tanıyan Roblox’ta yakın gelecekte metaverse ile kendi oluşturduğumuz ve gerçek evrenin iç içe geçebileceği, alışveriş merkezleri gibi alanlarla karşılaşabiliriz.
Blockchain bu işin neresinde?
Diğer taraftan bu kavramın gelişmesine ve aslında esas mimarisine sahip olan blockchain tabanlı oyun veya kripto para sahibi firmaları sıralayabiliriz. Esas mimarisi diyoruz çünkü bu yeni evrenlerde en önemli unsur ‘merkeziyetsizlik’ yani son dönemlerde yine adını sıkça duyduğumuz Web 3.0. Bunu da sağlamanın yolu blockchain teknolojisi. Çok derine dalmadan bu konuyu da bir gözden geçirecek olursak; Web 1.0’da sadece okuma yapabiliyorduk, Web 2.0’da başta sosyal platformlar olmak üzere merkezi web sitelerine biz de katkı sağlayabilir olduk, Web 3.0 ise merkezi hiç bir yapıya ihtiyaç duymadan, peer to peer yani insanların doğrudan birbirlerine bağlanmalarına olanak sağlıyor. Bu da merkezi yapıları atlayarak, hem sınırsız bir dünyaya adım atmamızı sağlıyor hem de bilgi güvenliği ve reklam deneyimlerini farklı bir boyuta taşıyor.
Mesela, 2021 yılında Adidas, Nike gibi firmalardan da yatırım alarak adından sık sık söz ettiren Decentraland ve Sandbox Metaverse’lerini başta sıralayabiliriz. Bunlar gibi yüzlerce belki binlerce metaverse var aslında şu anda. Biz şimdilik konuyu iyi anlamak adına bu ikisi üzerinden bazı bilgilere göz atalım.
$15.000’a bir piksel isteyen?
İki Metaverse evreni de şu an aktif olarak kullanılabiliyor ve dileyen herkes ücretsiz bir şekilde oyuna dahil olabiliyor. Kurumsal veya bireysel yatırımcıların; arsa alıp satabildiği, varlıklarını sergileyebilecekleri müzeler, sergi alanları açabildiği, oyunlar kurgulayabildiği, binalar inşa edebildiği, kendi avatarlarını tasarlayıp kıyafet ve aksesuarlarla donatabildiği ve tüm bunların Nft olarak satılabildiği bir ortamdan bahsediyoruz.
“Snoop Dogg’un evinin yanında 2 piksel arsa” ya da “Merkeze yürüme mesafesinde satılık arsa” şeklinde ilanlar şimdiden yüzümüzü gülümseten ve fiyatlarıyla da şaşırtan ilanlar oldu bile. Bahsettiğimiz Decentraland ve Sandbox evrenlerinde arsalar minimum 15.000 dolarlardan başlayıp milyon dolarlara uzanıyorlar. Dahaucuz alternatifli metaverse’ler de var tabii ki, en azından şimdilik ucuz. Örneğin OVR
Metaverse’i gerçek dünyayı parsellere bölerek satışa açmış durumda. Üstelikte İstanbul’da parseller kapış kapış gidiyor. İşi gücü falan bir kenara bıraksakta şöyle iyi bir yerden arsa alsak diyorsunuz değil mi siz de? Yalnız değilsiniz bu konuda.
Sadede gelelim
Evet, sınırları olmayan bir dijital evren, dolayısıyla konular da konuşmakla bitmez. Ancak bu yepyeni alandaki tüketici davranışlarını anlamak için de bazı şeylere hakim olmamız gerekiyor. Şimdi bu yeni evrenin genel kalıplarına az da olsa göz atıp, tüm dünyanın bu konuya eğilimini de biraz anladıysak, markalar için tüm bunlar ne ifade ediyor biraz da oraya bakalım.
Deneyim her şeyden ötedir…
Metaverse’de en önemli unsurlardan ikisi ödüllendirme sistemleri ve deneyimdir. Gerçek hayatta deneyim kelimesi iletişimin odağındayken, tam anlamıyla deneyimlerden oluşan Metaverse dünyasında bu kavram, işin odağında olmaktan da öte kendisi olacaktır. Ödüllendirme kavramını da deneyimin içerisine alarak konuyu değerlendirecek olursak insanları sizinle kalmaya ve sunduğunuz şeyleri almaya ikna edebilmek için güçlü sebeplere ihtiyacımız olacaktır.
Bugün web sitelerinde bile Hemen Çıkma Oranı (Bounce Rate) oldukça yüksek seviyelerdedir. (İyzico, 2017. Hemen Çıkma (Bounce Rate) Oranı Nedir)
Sektörden sektöre farklılık gösteren bu değerler ortalama;
– E-ticaret Sitelerinde %20-40,
– Kurumsal Sitelerde %30-50,
– Haber Sitelerinde %40-60,
– Hizmet Sektörü Sitelerinde %40-60,
– Bloglarda ise %70-98.
Hal böyle olunca metaverse’de insanları tutabilmek ciddi bir iş haline gelecektir.
Meta Marketing
Sektörün önde gelen isimlerinden Ebru Çapa’nın Global Marketing Submit’teki sunumunda söylediği gibi; “Uzmanlık isteyen yeni iletişim alanı”.
İletişim dünyasının bu yepyeni dünyadaki yeni dinamiklere hakim olması, sınırlarını bilmesi ve her alanda olduğu gibi kendini sürekli güncelleyebiliyor olması gerekir. Dijital Pazarlama’da bile her yıl birçok yenilik gelirken, bu bilinmez evrende bizi neyin beklediğini, tüketicileri orada nasıl, ne zaman, hangi metaverse’de ne durumda yakalayabileceğimiz ve onlara neler sunabileceğimiz tam anlamıyla bir uzmanlık alanı olacaktır. Aynı zamanda kripto, defi, nft, blockchain gibi yeni çıkabilecek her türlü kavrama hakim olmamız gerekecek. Şimdiden Türkiye’de bu alana özel yönelen bazı yeni ajanslar açıldı ve çalışmalarına devam eden girişimler de var. Şirketler de bünyelerinde bu alanlarda deneyimli ve bilgili çalışanlar aramaya koyuldu bile.
Meta marketing kelimesi her ne kadar literatüre farklı anlamlarla girmiş olsa da önümüzdeki süreçte bu durum değişebilir. (Wikipedia, Meta marketing) Artık Meta-Marketing ya da Metaverse Marketing, kısaca “MM” kavramını iletişim sektöründe sıkça duyabiliriz.
Zamanla belki de üniversitelerin başta lisansüstü programlarında olmak üzere, bunu bir bölüm olarakta görebiliriz. Zira ders olarak görmeye başladık bile. Nişantaşı Üniversitesi Pazarlama İletişimi Okulu 2022’de ‘Metaverse, Oyun ve Pazarlama’ adlı bir dersi programına alarak bu konuya verdiği önemi gösterdi ve öncülük etti.
Markalar Neler Yapabilir?
Burada asıl mesele kişiler veya markaların neler yapabileceği, bu yeni dünyaya ne kadar hızlı ayak uyduracağında gizli.
Yapılabileceklerin sınırı yok gibi görünüyor, bu yüzden uzmanlık ister diyoruz zaten. Ama şöyle ilk bakışta neler olabilir diye soracak olursanız bir kaç örnek listeleyebiliriz:
1- Kullanıcıların en çok bulunduğu ortamlarda, tıpkı gerçek dünyada olduğu gibi billboard veya bina giydirme gibi reklam tiplerini tercih edebilirler. Peki kullanıcılar en çok neredeler? Nereye bakarlar? Nerede dururlar? İşte bunlar hep uzmanlık alanları artık.
2- Yeni kullanıcı deneyimleri inşa edebilirler, bu bir oyun, bir yol, bir nft, bir coin, her şey olabilir…
3- Mağazalar inşa edebilirler.
4- Etkinlik Alanları kurup, isimlerini verebilirler. Tıpkı şu an stadyumlara, konser alanlarına verilen sponsor isimleri gibi.
5- Marka işbirlikleri yapabilirler.
6- NFT’ler üretip bunları sadakat uygulaması gibi kullanabilirler veya müşterilerine çok özel fırsatlar sağlayabilirler. Örneğin ömür boyu gösterilerine en ön sıradan bedava bilet gibi, bakınız Cem Yılmaz. (Muhabbit, 2021. Cem Yılmaz NFT’lerini Satın Alanlara Gösteri Bileti Hediye Edecek!)
Örneklerimizi çok uzatmadan burada bitirip konuyu bağlayalım.
Artık yeni bir çağ başlıyor ve biz buna şahitlik ediyoruz. Bunun pozitif ve negatif etkileri üzerinde çok ciddi tartışmalar var ve olmaya da devam edecek. Ancak tartışılmaz gerçek şu ki hayatlarımız değişiyor…
Yeni alışkanlıklarımız, yeni kavramlarımız olacak. Çünkü bu evrenlerde hayatı farklı bir gözle, ya da ‘gözlüklerle’ görmeye başlayacağız. Mesela bir doğa gezisinde “Şu manzaraya bak, tam NFT’lik bir tablo gibi” deyimler duyabiliriz.
Metaverse’e tepki
Burdan bakınca her şey harika ve heyecan verici görünüyor ancak sona gelmeden önce bir de diğer bakış açılarını görelim.
Kimileri bu gelişmeler karşısında olağanüstü bir heyecan duyarken kimileri ise bunu çok ürkütücü buluyor. Örneğin sanal bir evrende 3 boyutlu bir ortamda coğrafya dersini birebir ordaymışçasına almak ilk bakışta gerçekten çok heyecan verici ve eğitici geliyor kulağa. Ancak milenyum çağı ve sonrasında doğan çocuk sahibi ebeveynler bunu ürkütücü buluyor, çünkü çocuklarının kendi çocukluklarındaki gibi
sosyalleşerek, toza toprağa karışarak, eğlenceli oyunlar oynayarak büyüyemeyecek olması fikri bile onlar için ürkütücü.
İnternete erişim hala az
Öte yandan International Communication Union (ITU) çalışmasına göre 2021 itibariyle dünyada yaklaşık 3 milyar insan hayatlarında hiç iletişim teknolojisi kullanmamış, internete girmemiş. (Statista, 2021. Disconnected: 2.9 Billion People Still Offline) Bu bilgi bize ‘Metaverse’ün hiç ulaşamayacağı bir kitle var’ yorumu da yaptırabilir, ‘potansiyel saf müşteri’ gözüyle de baktırabilir. Tüm bunlar teknoloji ve reklam dünyası için bir içgörü sağlayıcısı olmaktan öteye gidemeyecek gibi görünüyor.
Değişim hiç olmadığı kadar ivmeli bir hızla devam ediyor.
Bu akımın karşısında durmaya çalışmanın bir anlamı yok, evet ama insan odaklı bir deneyime dönüşmesi için de elimizden geleni hepimiz yapmalıyız ve etik değerleri savunmayı hiç bırakmamalıyız. Aksi takdirde bazı değerlerimizi sonsuza dek kaybedebiliriz.
Metaverse’le ve sağlıcakla kalın.
Alperen FIRAT